13 Nisan 2012 Cuma

P&G'ye sordum bana verecek işin var mı diye, bana "Uff snne be slk.s.s" dedi!

Gönderen İşsiz Külkedisi zaman: 01:45 6 yorum

P&G'yi özellikle işletme ve iktisat öğrencileri çok iyi bilir. Staj başvuruları dönemine gelince birazcık gelecek kaygısı olan işletme ve iktisat öğrencileri, gözlerinde parıltı, ağızlarında salya "Abi adamlar stajyere bile 1.750 maaş veriyormuş; blackberry veriyormuş ; P&G çok rerörerö bir şirket" diye konuşmaya başlarlar. Tabi bunlar birer efsanedir. Zira kendi adıma konuşmak gerekirse çevremde (yakın ve uzak olmak üzere) P&G'nin mülakatına giripte kabul edilenini daha görmedim.

Ara komplo teorisi: Belki de gerçekten de stajyer ve yeni çalışan almıyorlardır. Belki de öğrenci ve yeni mezunların hayatında bir travma yaratmak için testler ve mülakatlar yapıyorlardır!

Neyse benim P&G ile tanışmam üniversite 2. sınıfın sonunda oldu. Ondan sonrada mütemadiyen her sene P&G'ye başvurdum, aksatmadan... Ne zaman ki mart gelir kediler miyavlaşmaya başlar, ben anlarım ki P&G'nin başvuruları açılmıştır.

P&G'nin başvuruları da öyle "CV'ni gönder biz uygun bulursak seni ararız" şeklinde değildir. Idık dıdık sorarlar, niye başvuryorsun, amaçların neler , hede hödö. ( Çok merak ediyorum acaba İK'cılar verilen cevapların hepsini okuyor mudur?!?) Baya bir uzun sürer yani. Hele ki sen böyle güzel güzel yazarsın, tam "sonraki sayfaya geç" tuşuna tıklarsın, a aa bir de ne göresin:  sayfada uzun süredir bir aktivite yapılmadığı için sistem seni dışarı atmış!

Benim P&G'ye ilk başvurum da böyle sistem hatalarıyla doluydu ve anca gece 3 buçukta bitirebildim. Yorgunluktan zaten canım çıkmış ancak birazda oyalanayım internette, maillerime falan bakarım derken gece 4'de bana P&G'den email geldi: "Başvurunuzu dikkatle gözden geçirdik ama sürece sizinle devam edemeyeceğimizi bildiririz."  Tabi ben mavi ekran verdim:
Gecenin 4'ünde sinirim bozuldu ağlamaya başladım. Daha sonraki senelerde de beni ağlatmaya devam etti bu P&G!

Pes etmedim bir sonraki sene bir daha başvurdum, sonra bir daha, bir daha... Her seferinde işe alım sürecinde bir basamak daha ilerledim. Bir sene online teste girebildim, sonraki sene IQ testi gibi bir şeye aldılar, bir sonraki sene ilk mülakata kadar gelebildim. Arkadaşlarım dalga geçiyorlardı benle, kızım bu gidişle 7 sene sonra Ürün Yöneticisi asistanı olarak seni işe alacaklar...

En son binbir stres mülakatlarına gittikten ve mülakattan 1 saat sonra aynı standart red mesajını görünce P&G için gün boyunca ama son kez ağladım.

Kısacası P&G "kızını vermek istemeyen fabrikatör baba"ydı, ben de "fakir ama gururlu genç"tim. Ben platonik aşka tutulan ve en saf duygularımı sevdiğine açan delikanlıydım, P&G ise MSN'de "Uff, çkl bşmdn be slk .s.s" yazan sahte sarışın Türk kızıydı.

Son 2 senedir başvurmuyorum P&G'ye. Boğaziçi vb. yıldızı parlamış üni. mezunlarından başka kimseye şans vermeyen at gözlüğü takmış eski Türk filmi fabrikatörüsün sen P&G. Bense Yaşar Usta'yım, senin vereceğin iş & maaş olmadan da başka şirketlerde mutlu olabilirim. Ayrıca göründüğün kadar da mükemmel bir şirket olmadığına kalıbımı basarım.

O yüzden inci sözlük jargonuyla sana şöyle diyorum: "Açacağın pozisyonu s....yim, ben gidiyorum!"

Auf wiedersehen!

Sonradan gelen edit: Oppss günün şarkısını unuttum: 
Frank Sinatra -- Strangers in the night

12 Nisan 2012 Perşembe

Çiçeklerim ve İK'cılara haklı yakarışım!

Gönderen İşsiz Külkedisi zaman: 04:32 0 yorum
Merhaba!!!

Bugün işsizliğimin 2. ayına girdim! İlk ay evde olmaya alışık olmadığım için baya bir bocalamıştım, ancak şimdi kendime meşgul olacak şeyler bulmaya başladım. İlk ay gerçekten de fenaydı halim; sabahtan televizyon açıp önce Müge Anlı'nın programını daha sonra da Aliye'nin tekrarını izleyip  kendime acılardan acı beğeniyordum! Şimdi televizyon batağından kurtardım kendimi, neredeyse hiç açmıyorum, açarsam da belgesel falan hahaha :))

Geçtiğimiz hafta baharın gelmesiyle birlikte küçük balkonumuzu bir güzel temizledim ve çiçek dikmeye karar verdim. Öyle menekşedir, laledir çok uğraşamayacağım için - zira çiçekler konusunda çok becerikli değilimdir- iri papatya ve lavanta aldım. Daha önceki evimizin önünde papatya olduğu için hem çok dayanıklı hem de bakımı kolay bir çiçek olduğunu biliyordum ancak lavanta hakkında hiçbir fikrim yok. Neyse Eminönü'ne gidip  tohum alıp diktim - evet! yoğurt kabına diktim!- Zaten önce filizlenmesi gerekiyormuş daha sonra birazcık büyüdükten sonra tek tek başka bir yere dikilecekmiş. Ve bir hafta içinde gudikler çıkmaya başladılar!! Büyüdüklerinde nasıl olacaklarını çok merak ediyorum.

Bu arada yaklaşık 9 gün önce online testine girdiğim bir firmadan hala haber yok! Halbuki en geç bir haftaya kadar testin sonucu belli olur demişlerdi. Ben de bugün artık dayanamayıp email attım. Gergin bekleyiş sürüyor!

Ayrıca şu haklı yakarışıma kulak verin, eminim ki bir çoğunuz bu görüşüme katılacaksınız: Ya var ya şu insan kaynakları kadar yalan bir departman yok. Bir gün mülakatlardan canıma tak ederse, mülakatın birinde bir ik görevlisine çemkirebilirim! Notları kötü olduğu için zorunlu olarak sosyal bölümünü seçen lise öğrencileri gibisiniz!  O kadar mülakat yaparsınız, yok kişilik testi yok cart testi yok curt testi, sonuç ne? Gene şirket içi referansı olan adayı alırsınız işe.

Son olarak, bugünün şarkısı gelsin:


10 Nisan 2012 Salı

İşsiz Külkedisi'nin doğuşu

Gönderen İşsiz Külkedisi zaman: 03:10 0 yorum

Evet ben bir milenyum külkedisiyim.

Üniversiteyi bitirdim, yüksek lisans bile yaptım. Bir sürü de staj yaptım.  Şimdi de prens değil, iş arıyorum.

Ancak bu  süreç o kadar da kolay değil. Can sıkıcı & saatler süren iş başvuruları ( özellikle büyük firmaların kendi özgeçmiş havuzlarını oluşturdukları sistemlerden ötürü - Taleo ve benzeri firmalar sizden nefret ediyorum!!), mülakatlar, az maaş veren pozisyonlar için gelen olumlu yanıtlar, çok çok istediğim poozisyon ya da firmalardan gelen red yanıtları...

Bu işsizlik süresinin ne kadar olacağını tam olarak bilmiyorum. O yüzden "boşta" olduğum süreç içerisinde kendimi oyalayacak şeyler bulmaya çalışıyorum. Kitaplar, filmler, müzikler, mekanlar, yiyecek, içecek, çiçek, böcek... ne olursa... hatta aptal kutusu televizyon bile...İşte bu blogda bunları paylaşıyor olacağım.

Tabi içten içe bir an önce iş bulmayı ve "İşsiz Külkedisi" durumundan kurtulmayı istemiyor değilim!  Ama sanırım iş bulduktan sonra bu blogun devamı olarak 2. bir blog açabilirim. Adı da çok büyük ihtimalle "Prenssiz Külkedisi" ya da "Evde kalmış Külkedisi" olabilir. Onda da sevgili/ eş buluncaya kadar olan maceralarımı anlatırım :)

Hadi hayırlısı!

Ha bu arada! Ben müzik dinlemeyi pek severim, hatta uyuduğum zamanlar hariç her işimi müzikle yaparım. Bu nedenle çok büyük ihtimalle de yazacağım yazılara, özdeşleştirdiğim müzikleri paylaşacağım.
O zaman başlangıç şarkısı Doğan Canku'dan gelsin:


 

İşsiz Külkedisi Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review